Ben
seni herhâlde hiç üzmemiştim,
Oysaki
sen beni her hâlde üzmeye yeltendin...
Gitgide
daha çok arzu etmiştim ellerini,
Ama
şimdi git gidebildiğin yere kadar,
Ben
artık yalnızlığı aldım koynuma,
Ne
çok yanlış yapmışım öpmekle, koklamakla...
Ben,
hoşça kal sözcüğünün bile ayrı yazılmasına karşıydım,
İçinde
bu kadar ayrılık varken...
Ama
ne yaparsın o da haklı ayrı yazılmakta,
Ömrü
el ele geçenler bile günü gelince ayrılırken
Ve
yan yana sözcüğü bile, bizim gibi ayrı olurken...
Yan
yana geçirmeyi dilemiştim tüm ömrümü, baş başa,
Ama
şimdi yana yana unutmayı yeğliyorum...
Hâlâ
içimin yangınlarında köz gibisin,
Suskun
bir hâl ala ala, bağırıyorum...
Hâlbuki
ben her şeye rağmen seni severken,
Hal
işte bu ki, ortada hiçbir şey yokken yine ayrılık...
Her
şey bittikten sonra anladım, birçok “etmek” bitişik yazılırken,
Neden
“terk etme”nin ayrı yazıldığını...
Hakan AKKIR & Ruhat Can SECERELİ
12 Ekim 2010 Salı 11.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder